Haber

MEVLANA ‘ŞEB-İ ARUS’ TÖRENİ İLE ANILDI

Mevlana’nın ölüm yıl dönümü KONYA’da düzenlenen ‘Hz. Mevlana’nın 749. Vuslat Yıldönümü, ‘Uluslararası Anma Törenleri’ kapsamında düzenlenen Şeb-i Arus törenleri ile anıldı. Törene TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Esroy da katıldı.

30 Eylül 1207’de bugün Afganistan’ın ucunda bulunan Horasan’ın Belh şehrinde dünyaya gelen Mevlana, 17 Aralık 1273’te Konya’da vefat etti. Mevlana, ölüm gününü yeniden doğuş, sevdiğine, yani Allah’ına kavuşma olarak görmüştür. Mevlâna’nın öldüğü gün, Mevlevi’de ‘Şeb-i Arus’ olarak kabul edilmiş, öldüğü güne ‘düğün gecesi’ anlamına gelen ‘Şeb-i Arus’ demiştir. Mevlana’nın ölüm yıl dönümünde ‘Vuslat’ törenleri yapılır. Bu yılki ‘St. Mevlana’nın 749. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri Şeb-i Arus töreniyle sona erdi. Mevlana Müzesi’ndeki sanduka başında kılınan Gülbank duasının ardından Mevlana Kültür Merkezi’nde sema töreni gerçekleştirildi. Törene Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Konya Valisi Vahdettin Özkan, Mevlana’nın 22. nesil torunu Esin Çelebi Bayru katıldı.

“SEVGİ, HOŞGÖRÜ VE ADALET DÜNYAYI GÜZEL KILACAKTIR”

Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ‘Mevlana Hazretleri yeryüzüne adalet ve barışın hakim olması için gerekli paradigmayı asırlar önce şu sözlerle dile getirmişti; ‘Aşk şifadır. Aşk güçtür. Sevgi değişimin mührüdür’ Bugün bize düşen en önemli görev, insanlığın ihtiyacı olan bu sesin tüm dünyada yankılanması için bu değişim mührünü çakmaktır. İnanıyoruz ki artık bombalar, savaşlar, işgaller, gözyaşı yok; sevgi, hoşgörü ve adalet dünyayı güzelleştirecek. Bizlere sevgiyi, kardeşliği, şefkati anlatan, bu toprakların hamurunu sevgiyle yoğuran Mevlana’ya sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Mevlana Celaleddin Rumi’yi anmak sadece 8 asır önce yaşamış tarihi bir şahsiyeti anmakla değil, onu her yönüyle anlamak ve bu çağa getirmekle mümkündür. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak Mevlana’nın tanınmasına ve niyetinin bilinmesine ayrı bir değer veriyoruz. Sadece yurt içinde değil, özellikle yurt dışında Mevlana ve Mesnevi merkezli çalışmalar yürütüyoruz. İnşallah bu çabalarımızı artırarak ve insanların istifadesine sunmaya devam edeceğiz. söz konusu.

“KÜRESEL ÇAĞDAŞ MOĞOLLAR DA FARKLI YIKIMLAR YAPMAKLA MEŞGUL”

Mevlana’nın bir diriliş ve direniş askeri olarak insanlığa çağrısına dikkat çeken Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, “Yaşadığı dönemde Anadolu, Batı’dan Haçlılar, Batı’dan Moğol saldırıları ile sarsıldı. Doğu.Hiçbir kutsal ve insani değerin dikkate alınmadığı bu büyük yıkım dönemlerinde bir diriliş ve direniş askeri olarak Konya’da duran Mevlana Hazreti Mevlana’yı görüyoruz. Zulüm, kılıç ve kanın hüküm sürdüğü zamanlarda; insanları ve insanlığı Allah’a, iyiliğe, güzelliğe, merhamete, umuda ve sevgiye çağırmıştır.O günlerden başlayarak Mesnevi şeklinde yapılan bu davet, Kur’an’a dayanılarak, İslam’ın diriltici kaynağına dünyanın dört bir yanından yanıt verilmeye kesintisiz olarak devam edilmektedir.Güzel ile kötünün, doğru ile yanlış arasındaki mücadele bugün de devam etmektedir.Şer kıtalar arası dolaşmakta ve dün olduğu gibi bugün de örgütlenmektedir. Küresel çağdaş Moğollar bugün farklı yıkımlar yaratmakla meşguller. İşgal, açlık, savaş, iç savaş ve diğer trajediler maalesef bugün dünyamızın ‘olağan’ görüntüleri arasında yer alıyor. Ama biz bu görüntülere alışamadık. Örgütlü küresel kötülük, farklı biçimler alarak üzerimize veya başka bir mazlum topluluğa gelse de; Gerek diplomatik masalarda, gerek sahada, gerekse diğer tüm platformlarda elimizden geldiğince reddediyor, karşı çıkıyor ve mücadele ediyoruz. Rumeli ve Anadolu’nun ruhunu mayalayan Alp Erenler, Horasan askerleri, kurucu bilgelerimiz, Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, Mevlana Celaleddin Rumi bize bu ülkeye ve tüm dünyaya has bir şeyler bırakmışlardır. Bizi ortada tutan bir şey. Manasını Kuran’dan alan bu pahalı şiir ve içerdiği yüksek şuur ve ruh, kötülüğe ve zulme alışmamıza izin vermiyor. Alışık değiliz ve alışmayacağız. İnsanın insanlığa köleliğini reddediyoruz. Öfkeyi, adaletsizliği ve kötülüğü reddediyoruz. Sadece Büyük Yaratıcı’nın önünde eğilen bu Muhterem Millet, dün olduğu gibi bugün de ruh köklerinin farkındadır. Yüzyıllardır bu şehre, bu yeşil kubbenin altında, ‘gel’ çağrısına uyarak geliyoruz. söz konusu.

‘MEVLANA İSLAMLANMAZ’

Mevlana’nın kendisini tüketim toplumunda nesne olarak görenlere yaşam koçu olarak verdiğini belirten Şentop, şunları kaydetti: Günümüzde tüketim toplumunun nesneleştirme çabalarını ve hayata kavuşmak isteyenlerin çabalarını görüyoruz. hoca Mevlana’dan. Onu kişisel gelişim gurusu ya da psikologlara referans yapmak isteyenler, onu İslam’dan soyutlamak ve modern bir filozofa indirgemek isteyenler görüyoruz. Ancak Mevlâna’nın temel muhtevası ve mânâ yeri olan İslâmiyet göz ardı edilince o hayran olunan bakış açıları da fişten çekilir, hepsi bedavaya gelir. Mevlana İslamdan arındırılamaz. Onun bu sözleri o kadar açık ve nettir ki, ek bir söze bile gerek yoktur. Evliya, ‘Ben yaşadığım sürece Kur’an’ın kuluyum’ diyor. Ben muhtarın yolunun tozuyum. Kim bu oburluğu benim sözümden naklederse, ben de ondanım, biz o sözlerdeniz.’

ŞEB-İ ARU TÖRENİNDE SEMA GÖSTERİSİ

Protokol konuşmalarının ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu sema gösterisi gerçekleştirdi. Davetliler tarafından ilgiyle izlenen sema, Mevlevi dervişleri olarak kabul edilen semazenler tarafından seslendirildi. Sema, kulun hakka yönelmesi, akıl ve aşkla yüceltilmesi, nefsini terk etmesi, hakta yok olması ve olgunluğa erişmiş kâmil bir insan olarak kulluğuna dönmesidir.

HER GİYSİNİN BİR ANLAMI VARDIR

Özel giysili semazenlerin başlarındaki sarık ‘sikke’, Mevlevi Kilisesi’nin başına dikilen mezar taşı, türbeyi temsil eden hırka, üstü dar, üstü geniş ‘tennure’ kefeni. alt ve kolsuz, beyaz. Tennure üzerinde düğmesiz ve düğmesiz yelek ‘destegül’, belde ise Arap alfabesindeki elif harfine denk gelen dört parmak genişliğindeki ‘elif nemed’ kuşağı giyilir.

Tasavvuf müziği eşliğinde semazen gösterisinde semazenler önce kollarını kavuşturarak ‘Bir’ sayısını temsil ediyor ve böylece Allah’ın birliğini tasdik ediyor. Sonra kollarını iki yana açıp zikir yaparak sağ eli namaz kılar gibi, sol eli alta doğru açılır. Bu, ‘Sağdan alıyoruz, halka dağıtıyoruz, hiçbir şeye sahip değiliz, görünüşte var olan, aracı bir görüntüden başka bir şey değiliz’ demektir. Sağdan sola kalbin etrafında döner, tüm insanları, tüm canlıları tüm kalbi ve sevgisiyle kucaklar. Yedi bölümden oluşan göğün her bir parçasının ayrı bir anlamı vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu